Eymir Gölü başta olmak üzere sulak alanlarıyla farklı ekosistemleri barındıran Orta Doğu Teknik Üniversitesi yerleşkesi çok sayıda yabani bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Bilimsel yaklaşımları temel alarak, biyolojik çeşitliliğin etkin şekilde korunmasını ve doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde yönetilmesini ilke edinen Doğa Koruma Merkezi’nin Gençlik Ve Kent İçin Doğa Projesi de ODTÜ doğasının Ankaralılar tarafından tanınmasını sağlıyor.
Tuğba CAN, Doğa Koruma Merkezi
Günümüzde doğa koruma projelerine doğal ve kültürel miras perspektifinden bakılıyor. Bilimsel yaklaşımları temel alarak, biyolojik çeşitliliğin etkin şekilde korunmasını ve doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde yönetilmesini ilke edinen Doğa Koruma Merkezi de çalışmalarında doğadan ve çeşitliliğinden esinlenmeyi ve en basit yaşam formundan ekosistemlere, doğanın varoluşuna saygı duymayı temel alarak bu perspektifin yaygınlaşması için çaba gösteriyor. Bu çabanın meyvelerinden biri de, bir Erasmus+ projesi olan Gençlik ve Kent İçin Doğa Projesi. Proje kapsamında kelebekler, bitkiler, bozkır, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularında programlar oluşturuldu. Daha da önemlisi, doğa rehberleri yetiştirildi .
Projenin gerçekleştirildiği yer Orta Doğu Teknik Üniversitesi. Yerleşke, 4.500 hektarlık alanıyla kentin ortasında “akciğer” görevi görüyor. Dünyanın kente doğal alan sağlamış sayılı örneklerinden biri. Doğa Koruma Merkezi’nin yönetim kurulu başkanı Uğur Zeydanlı, yerleşkenin doğasını anlatmaya “ODTÜ deyince aklınıza ne geliyor?” diye başlıyor. Yanıtların çoğu “orman” oluyor ancak yerleşke, doğal ve yarı doğal geniş bozkırları ve Eymir Gölü başta olmak üzere sulak alanlarıyla farklı ekosistemleri barındıran özel bir alan olmasıyla dikkat çekiyor. Bu da yerleşkenin zengin biyolojik çeşitliliğini, çok sayıda yabani bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapmasını açıklıyor. Elbette mezunların özellikle hafta sonları aileleriyle zaman geçirmek üzere burayı tercih etmesini de…
Doğayı Tanımak
Böylesine bir çekim merkezi olan yerleşkenin korunmasına yönelik projeler ODTÜ doğasının Ankaralılar tarafından tanınmasını sağlayacak. Üç yıldır süren projenin de asistanı olan şehir plancısı Fethiye Arslantaş bunun altını çiziyor: “Bir insanın doğayı koruması için sevmesi, sevmesi için de tanıması gerekiyor.” Kentli ODTÜ doğasını ne kadar tanıyor? Örneğin, sınırlı bir dağılıma sahip olan güzel nazuğum (Euphydryas orientalis) türünün önemli bir popülasyonunun yerleşkede bulunduğunu biliyor mu?
Proje rehberleriyle biraz zaman geçiren herkes bunu öğrenebilir oysa. Çünkü bu rehberler, Doğa Koruma Merkezi Vakfı yanında ODTÜ, Butterfly Conservation (UK), Anima Mundi (IT) ve Thessaly Teknoloji Enstitüsü (GR) ortaklığında yürütülen proje kapsamında Türkiye, İtalya, İngiltere ve Yunanistan’da onlarca eğitim aldılar. Proje süresince de ilkokul öğrencilerinden yetişkinlere yüzlerce etkinlikte doğa rehberliği yaptılar. Eğitimler sonrasında, etkinliklerde edindikleri deneyimleri yeni gönüllülere aktararak doğa rehberliği konusunda sürdürülebilir bir eğitim ve etkinlik programı hazırladılar.
Doğa rehberi olmak isteyenler için bir kılavuz kitap; Bitkiler, Bozkır, Kelebekler, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik başlıklarında katılımcılar için el kitapları ve eğitim setleri ile ODTÜ Doğa Haritası, projenin en önemli çıktılarından oldu. odtudedoga.org adresinde proje ile ilgili tüm bilgi ve kaynaklara ulaşılabiliyor. Sosyal medya iletişimini de etkin olarak kullanan proje, www.facebook.com/odtudedoga/ ve www.instagram.com/odtudedoga/ adreslerinden izlenebilir.
TürSay! da projenin bir başka önemli çıktısı. Yarışma, eğitim ve bilimin bir araya geldiği “canlı çeşitliliğini belirleme” maratonu olarak düzenlenen etkinlik, diğer adıyla BioBlitz, halkın biyolojik çeşitliliğe ilgisini artırmak amacıyla başta ABD ve İngiltere olmak üzere çeşitli ülkelerde uygulanıyor. İsteyen herkesin katılabildiği bu etkinlikte katılımcılar doğada gözlemleyebildikleri canlıları uzmanlar yardımıyla tanımlıyor, belgelendiriyor, böylece bilim insanlarının arazide nasıl çalıştıklarını, ne tür araç ve yöntemler kullandıklarını gözlemleme olanağı buluyorlar.
Etkinlik süreci ise şöyle ilerledi: 22 Haziran 2018 sabahı saat 08:00’de ODTÜ Kapalı Havuz önünde buluşan uzman doğa rehberleri ve katılımcılar ekiplere ayrılarak kendilerine verilen haritalarda gidecekleri bölgeleri belirleyerek çalışmaya başladılar. Etkinlik süresince katılımcıların buldukları ilginç canlıları zarar vermeden fotoğraflamaları ve #odtudedoga, #tursay2018 etiketleriyle sosyal medya hesaplarında paylaşmaları özendirildi. Tür fotoğraflarının tespiti ve konum işaretlemesi iNaturalist veri tabanı kullanılarak (www.inaturalist.org/projects/genclik-ve-kent-icin-doga) yapıldı. 12 saat süren TürSay! etkinliği saat 20:00’de sona erdi. Etkinlik, yaklaşık 100 kişilik bir katılımla gerçekleşti, iNaturalist mobil uygulaması aracılığıyla 1.324 gözlem kaydedildi, bunların 1.054’ünün teşhisi yapılabildi. En çok kayıt altına alınan beş tür, Anadolu melikesi (kelebek), Saçlı keten (bitki), Uyuzotu (bitki), İspanyol kraliçesi (kelebek) ve Tüylü kısamahmut otu (bitki) oldu.
TUBİTAK 4004 çağrısı kapsamında desteklenen ve kardeş proje olan Dört Koldan Doğa Eğitimi, orman, bozkır ve göl ekosistemlerini tanıtmayı, doğa koruma ve sürdürülebilirlik konularında temel bir farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Konularında uzman eğitmenlerin sunumları, doğa rehberleri eşliğinde saha gezileri ve gözlemler ile yaratıcı etkinlikleri kapsayan çalışmaya isteyen herkes projeye, odtudedogaegitimi.wordpress.com adresindeki formu doldurarak katılabiliyor. Önceki projelerin doğa rehberlerinden ve deneyimlerinden büyük ölçüde yararlanan projenin konu başlıklarına göre hazırlanmış kitapçıklar da web sayfasında bulunabiliyor.
Projenin EKOSAM adı altında öğrenci topluluğuyla varlığına devam etmesi ve doğa rehberliğinin yaygınlaştırılması, diğer üniversitelerde de benzer çalışmaların yapılması bekleniyor. Sonuçta topluluk tüzüğünde yer aldığı gibi bu bir hikaye anlatıcılığı, hikayeler hiç bitmez ve yeni anlatıcılar ortaya çıkar: “Doğa rehberi iyi bir hikaye anlatıcısı olmakla birlikte sadece gündüz değil, geceleri de etkinlikler yapabilen, bulunduğu koşulları değerlendirebilen yaratıcı biri olmalıdır. Doğayı çekici hale getirebilmeli, insanlarda doğa merakı uyandırıp, soru sordurabilmeli ve onları doğaya karşı heveslendirebilmelidir.”